Kayıtlar

Kasım, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Ben yapamadım, o yapsın." "Benim çektiğimi çekmesin."

 "Ben yapamadım, o yapsın." "Benim çektiğimi çekmesin." İyi niyetin yaldızlı sözleri… Ama aynı zamanda görünmez bir tuzak. Anne-babaların, kendi hayal kırıklıklarını, yarım kalmış umutlarını, boğazlarında düğümlenmiş “keşke”lerini çocuklarının omuzlarına yüklemesinin başlangıç noktası. İyilikle başlar her şey; acı çektirmemek, daha iyi bir hayat sunmak, çocuklarının önündeki taşları temizlemek… Fakat “daha iyi”nin tanımı, çoğu zaman ebeveynin kendi kırık hayallerinden yapılmış bir mozaiğin sınırlarından ibarettir. Çocuk, kendi olma hakkını, hata yapma özgürlüğünü, yanlış seçimlerin öğretici acısını, “başarma” kutsalı uğruna kaybeder. Bir birey olmaktan çıkar, ebeveynin “tamir projesi”ne dönüşür. Ve bu proje, ruhu yaratan değil, törpüleyen bir inşaat gibidir. Böyle büyüyen bir çocuk, sevgiyi koşula bağlamayı öğrenir: “Başardığım sürece seviliyorum.” Bu, ruhun en derin katmanına kazınan görünmez bir yara izidir. Yetersizlik duygusu, kronik kaygı, mükemmeliyetçilik, ki...