Düşünceler bize mi ait?
Zihnin Tutsakları İnsanlar zihinlerini yönettiklerini sanıyorlar. Oysa çoğu, zihnin onlara sunduğu ilk düşünceyi, bir emirmişçesine kabul eder. Düşünmeyi, düşünceler arasında seçim yapmak zannederler. Oysa düşüncenin kaynağını sorgulamayan her seçim, görünmeyen bir efendiye boyun eğmektir. Zihin bir araç olmalıydı. Ama zamanla aracı kullanan eller tembelleşti, yön veren irade köreldi, yönelimlerin yerini dürtüler aldı. Artık insanlar, kendi zihinlerinin kölesi. Zihin dediğin; geçmişten devralınan korkular, toplumdan emilen yargılar ve sürekli konuşan bir iç sesin yankısından ibaret. Bu yankı susmadıkça hakikat duyulmaz. Zihin bir çöplüğe dönüşüyor. Reklamlar, ideolojiler, inançlar, arzular ve travmalar… Her biri zihnin içine birer zehir gibi sızıyor. İnsan, bu karmaşanın ortasında kendi sesini değil, başkalarının ona yüklediği kayıtları dinliyor. “Ben böyleyim” diyor, ama o “ben” kime ait? Gerçek ben mi, yoksa programlanmış bir ben mi? Düşünmek bir refleks değil, bir iradedir. Lak...