Konfor Alanı üzerine.

 Sürekli konfor alanımızın dışına çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Yaşamıyoruz kesin, sürekli üzerine koyarak, düşünerek, zihnimizi genişleterek, hareket ederek bir çaba içinde olmamız gerek. Okumakda konfor alanı dışına çıkmaktır, okuma alışkanlığı kazandıktan sonra yazmak da kazanılan konforun dışına çıkmaktır. Okumak, düşünmek, yazmak, zihni genişletmek, kendi kalıbının dışına çıkmak ve kendine yeniden biçim vermek bir lükstür. Her insanın yapabileceği bir şey olmayıp aslında her insanın yapabileceği kadar da basit şeylerdir.

Bu yüzden belki de konfor alanından çıkmak, yalnızca fiziksel ya da sosyal bir cesaret eylemi değil, varoluşsal bir sorumluluktur. İnsan, kendi kendisinin sınırlarını aşmadıkça özgür değildir; çünkü asıl tutsaklık dış dünyadan değil, iç dünyada kurulan duvarlardan gelir. Alışkanlıklar konforludur; çünkü düşünmeyi gereksiz kılar. Düşünmekse tehlikelidir; çünkü insanı dönüştürür, insanı yıkar ve yeniden kurar.

Okumak sadece bilgi almak değildir; bir aynadır okumak, insanı kendine gösteren. Yazmak da sadece cümle kurmak değildir; düşüncenin kendi üstüne düşmesi, kendini yoğurmasıdır. İnsan yazarken, düşüncesini yoğururken kendini yoğurur. Bu yüzden yazmak, varlığını kelimelerle inşa etmektir.

Zihni genişletmek, yeni düşünceleri kabul etmek değil sadece; kendi düşüncelerini sorgulamak, gerekirse onları yerle bir etmektir. Konforu yıkmak kolay değildir, çünkü insan alıştığını doğru sanır, bildiğini yeterli zanneder. Oysa bilgelik, her şeyin yeniden öğrenilebilir olduğunu kabul etmekle başlar.

Gerçek anlamda yaşamak, sürekli bir inşa ve yıkım döngüsüdür. Kendini tekrar eden bir zihin durur, çürür, çöker. Bu yüzden düşünmek bir hareket biçimidir, içsel bir yürüyüştür. Ve bu yürüyüşte herkes yalnızdır. Çünkü hiç kimse senin yerine senin zihnini şekillendiremez.

Kendi kalıplarını kırmak bir lükstür, evet; ama bu lüks, parayla değil cesaretle ödenir. Ve cesaret, her insanın içinde uyuyan bir ihtimaldir. Uyanıp uyanmaması ise iradeye bağlıdır. İşte bu yüzden okuyan, düşünen, yazan insan aslında her gün kendini yeniden doğurur. Bu doğum sancılıdır. Ama hayat da zaten konforla değil, sancıyla başlar. Ve hakikate giden yol, rahat değil, çetin olandır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Schopenhauer'in Sarkaç Düşüncesine Basit Bir Bakış: Bu Sallantıdan Kurtulmak Mümkün mü?

Ben, Sen, Biz ve O, Üzerine Düşünceler

Zihni Hadım Etmek Üzerine