Kadere bak kadere

Kadere bak kadere,

Kör kuyularda boğulmuş bir milletin çığlığı bu.

Kurt ateşin içinde kıvranıyor,

Ve biz hâlâ külleri kutsal sanıyoruz.


İnkılaplar büyüyor,

Ama çoğu, suskun zihinlerin taş duvarlarına çarpıp ölüyor.

Bir millet kendini yeniliyor diyorsun,

Ben hâlâ geçmişin zincirlerinde sürünen gölgeler görüyorum.


Kader mi bu?

Hayır!

Bu, korkunun ve cehaletin alnımıza mühürlediği bir suskunluk töreni.

İsyan etmeyen her nefes, zalime ödenmiş bir sadakadır.


Kurt ateşte yanarken,

Koyunlar dizilmiş sabah ezanına,

Bir devrim sessizse, o yalnızca bir makyajdır tarihe,

Gerçek devrim, uykudan uyanmaktır önce.


Kalk!

Kendi kaderini ayağa kaldır.

Bir millet, ancak yandığında yeniden doğar.

Ve bu yangından doğandır bilinç. 


Evet, bir millet kendini yeniliyor. 

Yana yana, yıkıla yıkıla.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Schopenhauer'in Sarkaç Düşüncesine Basit Bir Bakış: Bu Sallantıdan Kurtulmak Mümkün mü?

Ben, Sen, Biz ve O, Üzerine Düşünceler

Zihni Hadım Etmek Üzerine